Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Muhtarlar Toplantısı

06 Nisan 2016 Çarşamba

ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu hakkındaki sözlerine ilişkin, "Bakan hanım hakkında çok çok çirkin ifadeler kullanıyor. Anamuhalefetin, üzerinden siyaset yapmaya çalıştığı cinsi sapık, şu an cezaevinde ve yaptıklarının hesabını adalete veriyor. Peki, bu siyasi sapıkları ne yapacağız." dedi.

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Ankara, Mardin, Sivas, Burdur, Giresun, Yozgat, Konya, Erzincan, Batman, Kırşehir, Osmaniye, Zonguldak, İzmir, Sakarya, Şanlıurfa ve Mersin'den gelen muhtarlarla bir araya geldi.

"Dün ayağındaki çarığı, altındaki şalvarı, belindeki kuşağı, üstündeki yeleği, başındaki kasketi yüzünden Aşık Veysel'i Ankara'ya sokmayan kafayla, muhtarla benim resmimi milleti aşağılamak için kapağa basan kafa aynı kafadır" diyen Erdoğan, şöyle konuştu:

"Bunların demokratlığı, milletsiz demokratlıktır. Şu millet olmasa, Türkiye'yi ne güzel idare ederiz, diyorlar. Türkiye'nin son 13 yılında, iyisiyle, kötüsüyle, günahıyla, sevabıyla ülkeyi yönetme sorumluğunu üstlendik, yaptıklarımız ortada. Hep söylüyorum, eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri. Ziya Paşa güzel söylemiş, eşekten yadigar kalan semer ama insandan yadigar kalan da eser. Mesele bu. Bunların böyle bir şeyi var mı? Bunları teker teker sadece başlıklarıyla anlatmaya kalksam değil, saatler, günler yetmez. Peki bu son 13 yılda siyasi ve sosyal muhalefetin ülkenin ve milletin hayrına herhangi bir teklifini, projesini, hepsinden vazgeçtim hayalini hatırlıyor musunuz? Sizler muhtarlar olarak, bu konulara ilgi duyan, bu bakımdan gözü ve gönlü açık insanlarsınız. Siz hatırlamıyorsanız, diğer vatandaşlarımız zaten hiç hatırlamaz.

Maalesef ülkemizde şöyle bir muhalefet anlayışı var, biz rahat koltuklarımızda oturalım. Parti içi dedikodularla uğraşalım, biraz polemik yapalım, Cumhurbaşkanına, hükümete sövelim, hakaret edelim, böylece siyaset yapmış olalım. Peki bu şekilde iktidara gelebilmek mümkün mü? Elbette değil. Onun için de şöyle bir formülleri var, biz yine koltuklarımızda rahat oturalım, Cumhurbaşkanı, iktidar partisi bir yanlış yapsın, halkın gözünden düşsün ya da dışarıdan bir güç gelsin, üst akıl diyorum ya ben, o bir talimat versin, bunları devirsin, ahali de bizi iktidara getirsin. Mantık bu. Hatta daha üzüntü verici olanı, cinsi sapıklara dahi bel bağlamış durumdalar."

- "Peki bu siyasi sapıkları ne yapacağız?"

Konuşmasında, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu hakkındaki ifadelerini de eleştiren Erdoğan, şunları söyledi:

"Bakınız, anamuhalefet partisinin genel başkanı çıkıyor, dün bir konuşma yapıyor, ben tabi bu konuşmayı onun şahsına değil, onun şahsında başında bulunduğu partinin mensubu hanımefendilere ve o partinin mensuplarına ve milletime bu çağrıyı yapıyorum. 'Karaman'dan sonra Türkiye'nin dört bir yanında olaylar patladı' diyor, 'bunlar sabah, akşam Müslümanlık'tan, dinden, imandan bahsediyorlardı' diyor. Önce istiklal şairimizin ifadesiyle dinime küfreden Müslüman olsa bari. Bu bir, geçiyorum şimdi aşağıya, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımız olan hanımefendiye tekrar etmeye terbiyemin el vermeyeceği galiz ifadelerle saldırıyor. Dün, baktım televizyon haberlerinde bu sözler biplenerek, yani sansürlenerek veriliyor. Bakan hanım hakkında çok çok çirkin ifadeler kullanıyor. Anamuhalefetin, üzerinden siyaset yapmaya çalıştığı cinsi sapık, şu an cezaevinde ve yaptıklarının hesabını adalete veriyor. Peki bu siyasi sapıkları ne yapacağız?"

- "Ahlaksızlığın çıtasını sürekli yükseltiyorlar"

"Biz bunları ademe mahkum edip hiç yerine koydukça, çirkefliğin, çirkinliğin, ahlaksızlığın çıtasını sürekli yükseltiyorlar" ifadesini kullanan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İnanın bana, bu zat için söylenen her söz, israftır, fuzulidir, tıpkı kendisi gibi gereksizdir ve bu kişi başında bulunduğu partinin de yüz karasıdır. İşte bir kasetle bu partinin başına gelmedi mi? Geldi. Bu kaset olayı olmasa zaten bu partinin başına gelecek bunun ne mecali vardı, ne hali vardı. Bunda yalan, her türlüsü var, takiyye her türlüsü var ve kendi genel başkanının yanından ayrılıyor, 'aday mısınız' diye sorduklarında, 'hayır, değilim' diyor ama ertesi gün aday oluyor. Bunlardan siyasetçi olmaz. Siyasetçi önce, dürüst olacak. Benim milletim siyasette de dürüst olana, adam gibi adam olana prim verir, bunu böyle bilmek gerekir. Milletimiz, böyle bir zihniyete itibar gösterir. Bunlara, benim milletim ülkeyi teslim eder mi? Etmedi."

"Muhalefet partilerinin iktidar olup rahatlarını bozmak gibi niyetlerinin de olmadığını" vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Öyle ya iktidar sorumluluğunu üstlenirsen, ekonomiyle ilgileneceksin, dış politikayla ilgileneceksin, terörle ilgileneceksin, bölgedeki krizlerle ilgileneceksin, sağlıkla ilgileneceksin, eğitimle ilgileneceksin, garip gureba ile ilgileneceksin, fakir fukarayla ilgileneceksin, velhasıl iş çok. Bu kadar sorumluluk, bu kadar yük bizim muhalefeti bozar. Çünkü onlar sadece konuşmaya, sadece lafla peynir gemisi yürütmeye alışkanlar. Hakikatlerle yüzleşmek hiçbirinin işine gelmez. 7 Haziran seçimlerinin sonrasında yaşananları gördünüz. Normal şartlarda siyasi parti dediğin tek başına iktidar olmak, bunu başaramıyorsa da iktidarın bir parçası olmak ister, bunun için çalışır. Bizdeki muhalefet partileri ise fellik fellik iktidar sorumluğundan kaçmanın yollarını aradılar. Milletimiz de 'madem halinizden memnunsunuz, öyle ise aynı şekilde devam edin' deyip, 1 Kasım'da tercihi tek başına iktidardan yana kullandı." değerlendirmesinde bulundu.

(Sürecek)