İhtiyaç Molası son klibinde mültecileri ele aldı

05 Nisan 2016 Salı

İSTANBUL (AA) - İhtiyaç Molası, son albümlerine ismini veren Kapılar'a çektiği klipte, mültecilerin sorunlarını ele aldı.

Bas gitarist ve vokal Sinan Gürsoy, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 20 yıl önce kurulan grubun aynı kadroyla yola devam ettiğini söyleyerek, "Grubun ilk meyveleri Çanakkale'de verildi. Ondan sonra İstanbul'da devam ettik. Birçok festivalde, mekanda, üniversitede konserler verdik." dedi.

İlk albümü 1999'da yaptıklarını söyleyen Gürsoy, ikinci albümlerini 2004'te, Kapılar albümünü ise Aralık 2015'te müzikseverlerle buluşturduklarını aktardı.

Sony Müzik'ten yayınlanan son albüme ilişkin bilgi veren grubun gitaristi ve vokali Taner Sarf, "Kapılar bizim olgunluk dönemimizin bir meyvesi oldu. Gerçekten müzikal fikirlerimizi sadeleştirip, seçebildiğimiz, hepsini birden çalmaya çalıştığımız, artık birbirimize daha fazla çalacak alan bıraktığımız bir noktada, daha rafine bir müzik yapmaya başladık." diye konuştu.

Sarf, yaptıkları her işin güzel olmasını istediklerini belirterek, mültecilerin dramını anlatan Kapılar klibine ilişkin ise şu bilgileri verdi:

"Bu şarkıyı Suriyeli mülteciler ya da mülteci hayatı yaşayanlar için yazmamış olmamıza rağmen çok tuhaf bir şekilde örtüşme oldu sözlerle. Bunu hissettik ve ondan sonra yönetmen bir arkadaşımızla bunu paylaştık fikir olarak. Bir düşündük ama tam bir 'bıçak sırtı' durumu da var. Bu konudan faydalandığımız hissini vermek istemiyoruz hiç kimseye ama bu konuda da bugün yaşanılanları tarihe not etmek bizim için sevindirici olacaktı. En sonunda hazırlıklarımızı yapıp, tamam bunu çekiyoruz diye karar verdik ve bunu kısa film gibi tasarladık ve 2 günlük bir prodüksiyonla kalabalık bir ekiple Melih Eryılmaz yönetmenliğinde güzel bir video yaptık diye düşünüyoruz."

- Çebi: "Yarın aynı şey bizim başımıza da gelebilir"

Grupta keman ve keyboard çalan Tolga Çebi ise mülteciliğin bir gün herkesin başına gelebileceğine dikkati çekerek, "Türkiye bugün onların bir çoğunu misafir olarak ağırlıyor. Ağırlamak zorunda da zaten. Yarın aynı şey bizim başımıza da gelebilir." ifadelerini kullandı.

Grupta vokal de yapan Çebi, dünyaya ne olacağının belli olmadığını dile getirerek, şöyle konuştu:

"Belki yakında kuraklık olacak ve bir çoğumuz aşağılara doğru inmek zorunda kalacağız. Başkalarının misafirleri olacağız. Bugün Suriyeliler bizim misafirimiz ama yarın biz onlara misafir olacağız. Mültecilik yeni bir kavram da değil ama bugün itibariyle. Savaş yüzünden ve artık işin Avrupa'ya da yayılması yüzünden herkesin daha fazla fark ettiği bir şey. Türkiye'nin kaç yıldır yaşadığı bir şey bu. Yeni değil. Daha önce Afganlar geliyordu. Ondan evvel Libyalılar geliyordu. Aslından bu zaten vardı. Sadece gözümüzün önünde bu kadar yoktu. Milyonlarca insan ülkemize girmemişti o yüzden şimdi daha iyi anlıyoruz. Başımıza gelince daha güzel anlıyoruz."

- Gürsoy: "Demek ki bir şey değişmiyor dünyada"

Sinan Gürsoy, mültecilerin kitleler halinde gelmesi ve Avrupa'ya geçmeleri dolayısıyla daha fark edilir olduklarının altını çizerek, "Türkiye zaten bunlara alışık ve hep bakmıştır yani. Kültürel olarak böyle bir alışkanlığımız olduğu için. Ama Avrupa'ya geçince, Avrupa 'Biz tehdit altındayız. Bizim evlerimizi işgal edecekler galiba' korkusu, onların asıl farkına varmalarını sağladı. Ölümler onların çok umurlarında mı bilmiyorum." dedi.

Şarkıda mülteci mücadelesinden yola çıkmadıklarına vurgu yapan Gürsoy, "Biz hiçbir şarkımızı bugünle ilgili, bugüne özel olarak yapmadık. Fakat şarkı bugünkü siyasal ve coğrafi duruma komik bir şekilde oturuyor. Demek ki bir şey değişmiyor dünyada. Değişen şeyler de tekerrür etmiyor. Değişmiş gözüküyor. O yüzden de yaptığımız her şey ister istemez güncel oluyor." ifadelerini kullandı.

Gürsoy, Melih Eryılmaz ile mültecilerin sorunuyla ilgili klip çekme fikrini paylaşmalarının ardından herkesin kendilerine yardımcı olmak istediğini söyleyerek, şöyle devam etti:

"Yaptığımız işin sosyal bir durum olduğu çok güzel anlaşıldı arkadaşlarımız tarafından. Neredeyse 50 kişilik bir figürasyon, oyuncu grubumuz vardı. Bunlar, mültecileri canlandıran grup. Bizim grubun elemanları ise insan kaçakçısı olarak yer aldı. Genellikle herkesin gönüllü olarak girdiği iş oldu. 2 günde çektik kalabalık oyuncu grubu ile. Herkes çok uyumluydu. Yapmaya çalıştığımız, anlatmaya çalıştığımızın iyi birşey olmasının etkisi. Sette de böyle oldu. Herkes kendi görevini tam anlamıyla sahiplendi."

Sony'nin de bu konuda kendilerine destek verdiğine değinen Gürsoy, çekimlerin İstanbul Alibeyköy, Sarıyer, Rumeli Feneri ve Karaköy'de yapıldığını dile getirdi.