AK Parti Grup Başkanvekili Turan:
ÇANAKKALE (AA) - AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, "Benim iddiam var; tüm partileri kapatın, hepsini kapatın, CHP tek başına seçime girsin, yine yüzde 25 alacak ve istikrarı bozmayacak. Allah daha çok istikrar versin onlara" dedi.
Kente gelişinde Çanakkale Havaalanı'nda partilileri tarafından karşılanan Turan, daha sonra bir restoranda teşkilat üyeleriyle bir araya geldi.
Turan, "Türkiye'nin en istikrarlı partisi hangisi? Hiç oyu değişmeyen, 63 yıldan beri muhalefette olan, yüzde 25'i aşamayan en istikrarlı partisi hangisi?" sorusunu yöneltti.
"CHP" cevabını alan Turan, "Onlara istikrarında başarılar diliyoruz. Onlar orada duracaklar, 25'i aşmayacaklar. Benim iddiam var; tüm partileri kapatın, hepsini kapatın, CHP tek başına seçime girsin, yine yüzde 25 alacak ve istikrarı bozmayacak. Allah daha çok istikrar versin onlara" dedi.
Turan, MHP'nin Mecliste 40 milletvekiliyle temsil edildiğine işaret ederek, şöyle devam etti:
"Bunu söylemekten keyif almıyorum; şu an MHP'nin düştüğü durum, HDP'nin de altında, köşede bir yerde Mecliste. Üzülüyorum, bundan rahatsızım. Buradan sesleniyorum MHP'li arkadaşlara, mesele vatansa gerisi teferruattır. AK Parti'den başka bu ülkenin birliğini beraberliğini sağlayacak parti de yoktur. Hepsinin bölgesi var. Biri doğuda var, biri batıda var, biri sahilde var. Biz, al bayrak nerede varsa orada varız ve olacağız inşallah. Eleştirim MHP'yi mahveden yönetimedir, MHP'li arkadaşlarıma değildir. Çünkü onlar bize sahip çıktılar, destek oldular. O yüzden o arkadaşlarımızın da bu partinin çatısı altında güzelce yer alması, kalıcı olması bizim görevimiz. MHP'yi HDP'nin altında bırakan, köşede bırakan anlayış onların da sorunu. MHP'nin 40 vekili var. AK Parti İstanbul teşkilatının 46 vekili var. Dolayısıyla Bahçeli'nin bundan sonraki muhatabı ne Grup Başkanvekilidir ne Başbakandır ne de Cumhurbaşkanıdır. İstanbul İl Başkanıdır. O yüzden diyorum ki bizim rakibimiz ne MHP'dir ne CHP'dir. Biz, bizimle yarışacağız."
- Can Dündar ve Erdem Gül'ün tutuklanması
Bülent Turan, basın özgürlüğü konusuna da değindi.
Kendisinin bir hukukçu olduğuna dikkati çeken Turan, "Sabah evden çıkarken bütün gazetelere baktım. Bana bir tane 'Şunu yazacaktım da yazamadım' diyen yazar gösterin. Hangi ülkede cumhurbaşkanına küfür etme özgürlüğü var, söyler misiniz bana? Her gün küfrediyorlar. Hangi ülkede başbakana en galiz hakaretleri etme hakkı vardır? Basın özgürlüğü problemdir diyen adam, sahtekardır bu ülkede" diye konuştu.
Herkesin her şeyi yazabildiğini dile getiren Turan, CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin'in 7 Haziran Milletvekili Genel Seçimi öncesi yaptığı bir açıklamayı hatırlatarak, şu ifadeleri kullandı:
"(7 Haziran'dan sonra 8 Haziran'da ilk işimiz yandaş basına el koymak) dedi. Kimse ağzını açtı mı? Açmadı. Onların basın özgürlüğü dediği, kendi arkadaşlarının özgürlüğü, basının falan değil. Basının özgürlüğünün garantisi de biziz, hukukun teminatı da biziz fakat bir şey daha var, hani bu ülkede yasama, yürütme ve yargı ayrıydı. Bir mahkeme karar vermiş, falanca gazetecinin tutuklanmasıyla ilgili. Bana ne? Onu mahkeme vermiş. Benim açımdan beraatizimmet asıldır. Bir insanın mahkumiyeti kesinleşinceye kadar herkes masumdur. Tutuklu olsa da masumdur. O yüzden bir daha söylüyorum, mahkeme tutuklama kararı vermişse bunun görevi siyasetçinin değildir, hükümetin değildir. Mahkeme vermiş. Karar yanlış olabilir, doğru olabilir. Can Dündar veya başkası, hiç kimsenin mahkeme karar verinceye kadar tutuklanmasını istemem. Tutuksuz yargılama esastır. Keşke tutuklamasaydı ama delilleri ben bilmiyorum, iddiaları ben bilmiyorum, hakim biliyor. O yüzden sanki AK Parti tutuklatmış gibi yayın yapmayı da aynı anlayışın devamı olarak görüyorum."
- "Bu bavul gazeteciliği"
Turan, Can Dündar ve Erdem Gül'ün tutuklanmasına neden olan yayımın yapılmasının bir gazetecilik ürünü olmadığını belirtti.
Söz konusu soruşturmadaki gazete haberine konu edilen olayı anımsatan Turan, "O operasyon, tırlar 500 kilometre gittikten sonra, kendi savcıların yerine geldikten sonra, kendi kameraları olduktan sonra yapıldı ve orada Can Dündar yoktu. Gazetecilik falan değil. 1,5 yıl sonra seçime 10 gün kala bavulla gönderildi ve servis edildi. Hatırlarsınız daha önce Ergenekon vesaire konularında bavul içine evraklar konulur, gazetelere servis yapılırdı. Aynısı yapıldı. Bu gazetecilik değil ki bu bavul gazeteciliği" diye konuştu.
Her devletin, içeriği beğenilsin beğenilmesinin sırları bulunabileceğini vurgulayan Turan, "Bu sırlar ifşa edilirse de cezası vardır ama bu sır mıydı değil miydi, buna mahkeme karar verecek ben değil" görüşünü kaydetti.