Avrupa Birliği ile Türkiye arasında yaşanan sığınmacı krizine çözüm getirildi. Anlaşmada, sığınmacı ölümlerinin önlenmesi, insan kaçakçılığı zincirinin kırılması ve yasa dışı göçün yasal göçle ikame edilmesi amaçlanmıştır. Bu anlaşmaya göre, Türkiye'den Yunanistan'a yasadışı yollarla giden sığınmacılar tekrar Türkiye'ye kabul edilecek. Açıklamada, 18 maddede mutabakat çerçevesince sığınmacı krizinin çözümü konusunda atılacak adımlar anlatıldı. Mutabakat sonucu Ege'de düzensiz göçün kontrol altına alınmasıyla bu güzergahın, insan kaçakçıları bakımından caydırıcı olacağı belirtildi. Dolayısıyla Türkiye'deki sığınmacı sayısının artmasının beklenmediği, aksine yasa dışı yollardan AB'ye ulaşmak üzere ülkemize yapılan geçişlerin kayda değer biçimde azalacağı ifade edildi. AB ile varılan mutabakatta, Yunan adalarından her bir Suriyeli için, 4 Nisan'da başlamak üzere Türkiye'de geçici koruma altındaki her bir Suriyelinin AB ülkelerine yerleştirileceği anlatıldı. Açıklamada, "1'e 1" formülüyle, Türkiye'den alınacak Suriyelilerin, BM kırılganlık kriterleri çerçevesinde BM Mülteciler Yüksek Komiserliği ile işbirliği halinde belirleneceğine işaret edildi. BM Kırılganlık Kriterleri'nin, engelli, bakıma ve tedaviye muhtaç kişiler ile risk altındaki kadın ve kız çocuklar gibi gruplara öncelik verdiği hatırlatıldı.
Vizesiz geçiş çalışmaları Açıklamada, vizesiz geçiş için gerekli şartların Türkiye ile AB arasında 16 Aralık 2013 tarihinde kabul edildiği belirtildi. Türk vatandaşlarının Schengen alanına vizesiz seyahatlerinin, Türkiye AB Geri Kabul Anlaşması'nın 1 Ekim 2017 itibariyle tüm hükümleriyle uygulanmasının ardından 2018 yılı içerisinde sağlanacak. Vizesiz geçişin Haziran 2016 sonunda başlayabilmesi için AB Komisyonu'nun en geç Mayıs ayı başında AB Konseyi'ne ve Avrupa Parlamentosu'na 3'üncü ve son vize ilerleme raporu ile vize serbestisi önerisini sunması gerektiği vurgulandı. Açıklamada, AB ülkelerine vize muafiyetini elde etmek için Türkiye'nin atması gereken adımları içeren teknik bir belge olan Vize Serbestisi Yol Haritası'nın, "Belge Güvenliği", "Göç ve Sınır Yönetimi", "Kamu Düzeni ve Güvenliği" ve "Temel Haklar" alanlarında AB tarafının Türkiye'den beklentilerini içerdiği kaydedildi. AB Komisyonu'nun Türkiye'nin Yol Haritası maddelerini karşılamasına ilişkin ilk raporunu 20 Ekim 2014'te yayımladığı ifade edildi. 4 Mart 2016 tarihli ikinci raporda yer alan değerlendirmede Türkiye'nin tamamen karşıladığı madde sayısının 13'ten 19'a yükseldiği saptandı. Karşılamaktan uzak olduğu madde sayısının ise 10'dan 3'e düştüğü belirtildi. Bu 3 madde, AB standartlarında Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kabulü, Europol ile Operasyonel İşbirliği Anlaşması akdedilmesi ve üye ülkelere ayrımcı olmayan vize politikası uygulanması konularını kapsamakta. Raporda, "kısmen karşılanan" kriter sayısının da 17'den 9'a düştüğüne, böylece 36 kriterin karşılanmış veya karşılanmaya yakın konumda olduğuna işaret edildi. Vizesiz geçiş sürecinde, biyometrik pasaport hamili tüm Türk vatandaşları Schengen bölgesine 180 günde üç aylık vizesiz giriş imkanını kapsadığı belirtildi. Yabancıların vizesiz girişlerinde ise 90 günlük kalış hakkının genel bir kural olduğu, Türkiye tarafından da aynı kuralın uygulandığı kaydedildi. Vize serbestisinin sadece Schengen bölgesindeki ülkeler için geçerli olacağı ifade edilen açıklamada, Schengen ülkelerinin Almanya, Avusturya, Belçika, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İtalya, İspanya, İsveç, İsviçre, İzlanda, Letonya, Lihtenştayn, Litvanya, Lüksemburg, Macaristan, Malta, Norveç, Polonya, Portekiz, Slovakya, Slovenya ve Yunanistan olduğu hatırlatıldı. Schengen vizesi için pasaportların değiştirilmesinin gerektiğine dikkat çekilen açıklamada, "Vize Serbestisi Yol Haritası’nda yer alan kriterlerden biri de biyometrik pasaportların çiplerinde parmak izlerinin saklanmasıdır'' uyarısı yapıldı. Halen kullanmakta olduğumuz biyometrik pasaportlarda parmak izleri çiplerde saklanamamaktadır. Bu nedenle, AB standartlarına uygun parmak izinin pasaport çipinde saklanabileceği yeni nesil çipli, endüstriyel pasaportlara geçilmesi için gerekli altyapı çalışmalarına başlanmış olup, böylece daha yüksek güvenlik özelliklerine sahip pasaportlara geçilecektir. Yeni pasaportların Haziran sonu itibariyle hazır olabilmesini teminen gerekli teknik çalışmalar yapılmaktadır" ifadesine yer verildi.
2017 yılına işaret edildi Gümrük Birliği, Türkiye ile AB arasında 1 Ocak 1996 tarihinden bu yana yürürlükte olmasıyla birlikte şu açıklamada, "Türk ekonomisi bugün itibariyle, Gümrük Birliği’nin tesis edildiği 1996 yılından oldukça farklı bir noktadadır. Örneğin ülkemizin, Gümrük Birliği uyarınca AB’nin dış ticaret politikasına ve ortak gümrük tarifelerine uyum yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu çerçevede, AB’nin üçüncü ülkelerle akdettiği Serbest Ticaret Anlaşmaları ülkemiz açısından da geçerli olmakta, üçüncü ülke malları da gümrüksüz ithal edilmekte, bununla birlikte ülkemiz ürünleri aynı ayrıcalıklı konumdan faydalanamamaktadır. Söz konusu asimetrik ilişkinin dengelenmesi için bu ülkelerle AB’nin akdettiği Serbest Ticaret Anlaşmalarına (STA) uyumlu olacak şekilde yeni STA’lar akdedilmesi yoluna gidilmektedir" açıklamaları yer aldı. Gümrük Birliği'nin mevcut haliyle sadece sanayi ve işlenmiş tarım ürünlerini kapsadığı belirtilen açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Gümrük Birliği’nin tarım, hizmetler ve kamu alımları alanlarına teşmil edilecek şekilde genişletilmesi ülke ekonomisine birçok alanda fayda sağlayacaktır. Bu itibarla, mevcut ahdi çerçevenin revize edilmesi ihtiyaçtan öte bir zorunluluk halini almıştır. AB Komisyonu ile devam eden hazırlık görüşmelerini müteakip, en geç 2017 yılı başında Gümrük Birliğinin güncellenmesi yönündeki resmi müzakerelerin başlaması öngörülmektedir."
3 milyar euroluk mali kaynak tahsisi hızlandırılacak Brüksel’de 18 Mart'ta gerçekleştirilen 3. Türkiye-AB Zirvesi'nde Türkiye'de bulunan Suriyelilerin ihtiyaçları da konuşuldu.Türkiye'nin proje bazlı olarak taahhüt ettiği 3 milyar euroluk ilk kısım mali kaynağın tahsisi sürecinin hızlandırılması kararlaştırıldı. Konunun aciliyetinin fon aktarımı ve harcanması konusunda yerleşik AB prosedürlerinin ötesinde pratik ve etkin yollar izlenmesinin gerekliliğinin vurgulandığı açıklamada, "Gelinen aşamada, mülteciler için özellikle sağlık, eğitim, altyapı, gıda ve diğer alanlarda ülkemizce hazırlanacak somut projeler listesi bu hafta içerisinde AB tarafına iletilecektir. Buna göre, insani yardımlar başlığı altındaki projelerin finansmanının Kızılay, altyapı konusunun uluslararası mali kuruluşlar ve eğitim başlığı altındakilerin ise büyük oranda Milli Eğitim Bakanlığı üzerinden sağlanması hususunda belirlediğimiz stratejimizi AB’li muhataplarımızla da paylaşıyoruz" denildi. Açıklamada, zirve sonuçları ışığında, 3 milyar euroluk ilk kısım kaynak tamamen kullanıldıktan sonra 2018 yılı sonuna kadar tahsis edilmesi öngörülen ilave 3 milyar euro kaynakla çalışmalara hız kesmeden devam edilmesinin amaçlandığına işaret edildi.