Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Zaman gazetesine kayyum atanması hakkında açıklamalarda bulundu. İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları; Gazetelerin önüne geldiler, girdi oraya emniyet. İçeride ne makine kalmış ne bilgisayar. Hepsini götürmüşler. Niye, devletin bütün kurumlarına sızmışlar. Ne yaparsanız yapın kaçamayacaksınız. Ne dedim, bunların inine gireceğiz. Girdik mi, girmeye devam ediyor muyuz?" Bunlar sahtekar, bunlar cambaz. İşte buyrun bak çıkıyor bütün hileler ortaya. Yok neymiş, basın hürriyetiymiş. Düşünebiliyor musunuz gazeteleri var, suç üstü yakalanıyorlar. Emniyet görevlileri oraya girecek, toplamışlar oraya başı açık, başı örtülü tüm kardeşlerimizi, orada polisin önüne onlarla bariyer oluşturuyorlar. O başörtülü kardeşlerimizi bunlar var ya güneydoğuda PKK'lılarla da sırt sırta seçimlerde bir araya getirdiler. Anayasa Mahkemesi bu ülkede devletin ve milletin hakları, menfaatleri, çıkarları konusunda en fazla hassas olması gereken kurumların başında geliyor. Ama bu kurum, üstelik de Başkanının da içinde yer aldığı bir kısım üyeleri eliyle son dönemde Türkiye'ye yönelik en büyük saldırılardan birinin somut örneği olan bir konuda ülkesinin ve milletinin aleyhine karar almaktan çekinmemiştir.
Anayasa Mahkemesinin Dündar ve Gül hakkındaki ihlal kararı Sayın Başkan bana daha önceleri bizzat kendisi söylemiştir, 'gerekçeyi hazırlamadan asla karar açıklamayız' diye. Ama ne yazık ki şimdi ben bu olayı yaşayınca gerçekten çok üzüldüm ve buradan söylüyorum, çok kırgınım. Niye, o makamda olana dürüstlük yaraşır da onun için. Bana bunu söylediler. Çünkü önceki başkanı gerekçe hazırlanmadan alelacele açıklanan kararlarda eleştiren bu arkadaşımız, bu defa alelacele böyle bir kararı açıklama konumuna gelmiştir.
Kim yetki sınırlarının dışına çıkarsa karşısında da beni bulur Ben cumhurbaşkanı olarak vatana ihanetin dışında hiçbir suçla suçlanmam. Ama anayasayı korumak benim de görevim. Ben de diyorum ki Anayasanın 104. maddesine uy. İlk fıkrasını alıp diğer fıkrasını bir kenara koyma. Bunun üzerinde de hassas ol. Geçmişte yargı nasıl Paralel Devlet Yapılanması örgütü tarafından çökertildiğinde karşısına dikildik ve mücadele ettiysek, bu konuda da aynı şekilde hareket etmek mecburiyetindeyiz. Cumhurbaşkanı olarak Anayasaya göre, Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve Türk milletinin birliğini temsil etmekte, Anayasanın uygulanmasını, devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetmekle yükümlüyüm. Bu konuda kim yetki sınırlarının dışına çıkarsa karşısında da beni bulur. Anayasa Mahkemesi böyle bir yola girerse milletim adına ona karşı itirazlarımı dile getirmekten de çekinmem. Asıl bu tür girişimler, yanlışlar, haksızlıklar karşısında susarsam milletimin adına, itimadına layık olmamış olurum. Mesele bu.