TBB Başkanı Metin Feyzioğlu: Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesi değişmez

11 Mart 2016 Cuma

Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, "Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesi, temelleri ilk üç maddede değişmez bir şekilde mermere kazılmıştır" dedi. "5. Genç Avukatlar Kurultayı" için Çanakkale'ye gelen Feyzioğlu, Çanakkale Barosu Başkanı Bülent Şarlan'ı ziyaretinde gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Feyzioğlu, yeni anayasa tartışmalarına ilişkin soru üzerine, "Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş felsefesi, temelleri ilk üç maddede değişmez bir şekilde mermere kazılmıştır" ifadesini kullandı. Bu maddelerin değiştirilmesine izin vermeyeceklerini belirten Feyzioğlu, şu görüşleri dile getirdi: "Lafı çarpıtıp, eğip büküp, demagoji yapanlara sözümüz şudur; o temel ilkeleri askeri darbe zamanlarında bile değiştirmeyi kimse ne aklına getirebilmiştir, aklına getiren de cesaret edememiştir, başına Türk milletinin tokadını yiyeceğini bildiği için. O tokat yine gelir. Bu millet, o tokadı atmasını çok iyi bilir. Çünkü ilk 4 madde, Türkiye Cumhuriyetinin hem kuruluş temelleridir hem de geleceğe nasıl ulaşacağının garantisidir. O temellerden vazgeçen Türkiye Cumhuriyeti'nden vazgeçer. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş temellerini sarsıp yıkmaya çalışanların hedefi, Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmaktır. Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmak isteyenler, Suriye'nin Irak'ın başına gelenlerin Türkiye'nin de başına gelmesini ya cahilce ya bilinçsizce ya da kasten istemektedirler. Buna asla izin vermeyiz." "Tartıların ayarını bozmamak lazım" Feyzioğlu, "Anayasa Mahkemesinin Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül ile ilgili ihlal kararı ve gerekçesini nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna karşılık, "Doğru, Anayasa Mahkemesi evvelki gün ne karar verdiyse, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ne zaman ne karar veriyorsa aynı şekilde karar vermiştir. Bir sorun yoktur. Sorun Anayasa Mahkemesinin bu kararını siyasi gözlükle okuyanlar" görüşünü savundu. Kendilerinin de Anayasa Mahkemesini eleştirdiklerini ifade eden Feyzioğlu, yanlış yaptığı zaman yanlışını söylediklerini, doğruya teşvik ettiklerini ama kullanılan lisanın düzgün olması gerektiğini vurguladı. Feyzioğlu, şöyle devam etti: "Anayasa Mahkemesinin yazdığı gerekçe kadar bir de anaysa maddesini size okuyayım; 'Hiç kimse hakimlere, telkin tavsiye ve talimat veremez.' Şimdi bu 'hiç kimse'den kastımız mahalle bakkalı değil. Tabii o da telkin ve tavsiyede bulunmasın ama onunkine biz 'eleştiri, yorum' deriz. Ama Hakimler Savcılar Yüksek Kurulunun görevlendirilmesinde en etkili makamlardan gelen 'Direnmeliydi, Anaysa Mahkemesinin kararı anayasaya aykırıdır, ilk derece mahkemesi tanımamalıdır, direnmelidir, ısrar etmelidir. Neyse ki bu bir beraat hükmü değildir, yargılama devam ediyor, mahkumiyet vermelidir' anlamına gelecek cümleler, ister düz ister ters okuyun, ister tane tane okuyun, nasıl okursanız okuyun, yargılamayı yapan mahkemeye mahkum et talimatıdır. Ayarını bozduğunuz tartı, gün gelir illaki sizi tartar. O tartıların ayarını bozmamak lazımdır. Bakınız 'cemaat' denilen yapı, sarmal bir koalisyon içindeyken tartının ayarını bozmuş idi. Şimdi bozuk ayarlı tartı, kendilerini tartıyor. Biz o gün de aynı doğrultudaydık, bugün de aynı şeyi söylüyoruz; bizler, hukukçuyuz. Bizi dinlemeyenler, sonunda haklıymışsın noktasına geliyorlar. Ama tabii, kıvrak siyasetle her zaman kendileri bir şekilde haklı olduklarını söylüyorlar." "İddiasına uygun delil toplamak zorunda" Feyzioğlu, Anayasa Mahkemesinin "suçluluğu ispata yönelik birtakım deliller var mı" diye sormak zorunda olduğunu ve doğru yaptığını söyleyerek, şu ifadeleri kullandı: "Sonrasında kaçma ve delilleri karartma tehlikesine ilişkin 'emareler ifadeler var mıdır' diyedir. Onların da olmadığını söylemiştir. Buradaki eksiklik şudur; bu iki gazetecinin gazetecilik faaliyetleri dışında, casusluk yaptığını söylüyorsa savcı, bu iddiasına uygun delil toplamak zorundadır. Delil toplamadan casuslukla suçladıysa görevini layıkıyla yerine getirmemiştir. Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Adalet Bakanı, illa birine kızacaksa, gitsin savcıya 'Sen niçin bu delileri toplamadın, niçin bizi yanıltın' desin ve dönsün yanındaki danışmanlara, bana lütfen şu hukuku doğru düzgün anlatın' desin."