17 °c

Türkiye-AB Yüksek Düzeyli Ekonomik Diyalog Toplantısı

ANKARA (AA) - Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Avrupa Birliği (AB) ile ABD arasında imzalanacak Transatlantik Ticaret ve Yatırım Anlaşmasına (TTIP) ilişkin, "Hiçbir şekilde Türkiye'nin TTIP dışında kalmaması lazım. Etrafımızda böyle anlaşmalar yapılırken biz tabii ki dışında kalamayız." dedi.Şimşek, ilk kez Türkiye'de gerçekleşen ve iki gün süren...

Ekonomi Haberi
Türkiye-AB Yüksek Düzeyli Ekonomik Diyalog Toplantısı
Türkiye-AB Yüksek Düzeyli Ekonomik Diyalog Toplantısı

ANKARA (AA) - Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Avrupa Birliği (AB) ile ABD arasında imzalanacak Transatlantik Ticaret ve Yatırım Anlaşmasına (TTIP) ilişkin, "Hiçbir şekilde Türkiye'nin TTIP dışında kalmaması lazım. Etrafımızda böyle anlaşmalar yapılırken biz tabii ki dışında kalamayız." dedi.

Şimşek, ilk kez Türkiye'de gerçekleşen ve iki gün süren Türkiye-AB Yüksek Düzeyli Ekonomik Diyalog toplantılarının sonucuna ilişkin Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Jyrki Katainen ile JW Marriott Hotel'de ortak basın toplantısı düzenledi.

Toplantının ardından soruları yanıtlayan Şimşek, terör örgütü DAEŞ'in roket saldırılarının hedefi olan Kilis'e yönelik tedbirlere ilişkin bir soru üzerine, "Terör, küresel bir sorun ve yakın coğrafyada sıkıntılar bulunuyor. Suriye'de sınırlarını kontrol edebilecek bir ülke yok, ayrıca barbar DAEŞ bulunuyor" diye konuştu.

Kilis'e düşen roketler nedeniyle can ve mal kayıpları yaşandığına dikkati çeken Şimşek, şunları kaydetti:

"Bu anlamda sıkıntılı bir süreç. Tabii ki ülke olarak ne gerekiyorsa yapacağız. Bunun hesabı yapılmaz. Türkiye bütçesi içerisinde güvenlik harcamaları sınırlı. Bizim bütçede manevra alanımız var. Ulusal güvenlik zaten tartışılacak bir konu değil, dolayısıyla orada ne tedbir alınması gerekiyorsa alınır. Kaynak konusunda da sorun çıkacağına pek inanmıyorum. Geçen sene bütçeyi dengede kapattık. Bu sene de aslında güvenlik sorunlarını dikkate alan, güvenlik durumunu dikkate alan bir bütçe hazırladık."

- Bireysel emeklilik çalışmaları son aşamada

Şimşek, bireysel emeklilik sistemine yönelik düzenlemeye ilişkin bir soruyu yanıtlarken de Türkiye'nin en önemli sorununun düşük tasarruf sorunu olduğunu ifade etti. Düşük tasarrufun, yatırımları, büyüme ve verimliliği sınırlandırdığına işaret eden Şimşek, bu durumun cari açık üzerinden de Türkiye'ye bir risk pirimi olarak yansıdığını vurguladı. Önemli önceliklerden birinin tasarrufların artırılması olduğunu anlatan Şimşek, bu amaçla 2013 yılında çok cömert bir bireysel emeklilik sisteminin hayata geçirildiğini ve 100 lira tasarruf için 25 lira destek verildiğini anımsattı.

Başbakan Yardımcısı Şimşek, şöyle devam etti:

"Yeni işe başlayan veya iş değiştiren çalışanlarımız otomatik olarak bireysel emeklilik sistemine kısa bir süreliğine, 4 ay olur, 6 ay olur bilemem henüz son şeklini vermedik, İngiltere, Avustralya'da, dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi otomatik olarak girmiş olacak ama sonradan çıkmak isterse çıkabilecek. Dolayısıyla yakında biz bütün parametreleri belirleriz. Çalışmalarımız son aşamada. Özetle ne kadar süreliğine otomatik katılım olacak, ne kadar bir miktar yatırılacak, bu iş nasıl yönetilecek ve paralar... Özetle bu konularda nihai kararları Bakanlar Kurulu verecek daha sonra Meclisimize bu tasarıyı göndereceğiz."

- "Gümrük Birliği konusunda etki analizi yapılıyor"

Şimşek, Gümrük Birliğine yönelik düzenlemeler ve TTIP'e ilişkin son durumun sorulması üzerine ise şunları kaydetti:

"Gümrük Birliğinin 'upgrade' edilmesi, özellikle hizmetleri, kamu alımlarını ve tarımı içerecek şekilde genişletilmesi hususu şu anda çalışılıyor, etki analizleri yapılıyor. Muhtemelen etki analizleri bittikten sonra, istişareleri tamamladıktan sonra AB ile müzakere dönemine geçilir. Süre koymak bu aşamada çok anlamlı olmaz ama Türkiye birçok konuda da zaten Avrupa mevzuatına vakıf ve AB üyelik süreci nedeniyle Avrupa Birliğinin mevzuatını yavaş yavaş Türkiye'ye tabii ki getiriyoruz, uyguluyoruz, kapasite oluşturuyoruz. O anlamda sıfırdan başlayan bir süreç olmayacak. Bu konuda zaten aşinalığımız var. Bu, Türkiye'nin AB'ye entegrasyonunu hızlandıracak, iş fırsatları ve ticareti ciddi miktarda artıracak bir unsurdur. Bizim AB ile doğrudan ticaret hacmimiz, yaklaşık 150 milyar doların biraz üzerinde ama biz eğer hizmetleri, kamu alımlarını ve tarımı koyacak olursak belki bu ikiye katlanır. Bu da hakikaten önemli bir büyüklük. Bu da önemli istihdam imkanı, yatırım imkanı, ticaret demek. Hem Avrupa hem Türkiye için olumlu olacağını düşünüyoruz. Türkiye'nin daha çok rekabet edebilmesi, daha verimli, daha yenilikçi olması açısından bu süreci biz önemsiyoruz."

TTIP konusunda ise görüşmelerde bulunduklarını anlatan Şimşek, "Gerek Amerika gerekse AB ile yakın diyalog içerisindeyiz. TTIP yeni nesil bir ticaret anlaşması. Avrupa ile bizim önemli bir müktesebatımız, önemli bir geçmişimiz var. Hiçbir şekilde Türkiye'nin TTIP dışında kalmaması lazım. Etrafımızda böyle anlaşmalar yapılırken biz tabii ki dışında kalamayız. Bu nedenle bizim de reform yaparak bu süreçlerin parçası olmamız gerekiyor. Bu konuda da Avrupa Birliğinin desteğine inanıyoruz, yine Amerika ile de tabii ki bu anlamda diyaloğumuz var." değerlendirmesinde bulundu.

- Merkez Bankasının önceliği

Başbakan Yardımcısı Şimşek, faiz indirimine giden Merkez Bankasından yeni bir indirim bekleyip beklemediğinin sorulması üzerine, Bankanın bağımsızlığına vurgu yaptı.

Merkez Bankasının kredibilitesini çok önemsediğini, Bankanın para politikasının gidişatı üzerinde yorum yapmayı doğru bulmadığını söyleyen Şimşek, şunları kaydetti:

"Küresel şartlar önemli, Türkiye'nin içinden geçtiği konjonktür önemli ama daha önemlisi bir enflasyon hedefi var. Merkez Bankasının öncelikli olarak bu enflasyon hedefini tutturması, fiyat istikrarını bu anlamda önceliklendirmesi ve bununla çelişmemek üzere genel ekonomik istikrarı, büyümeyi dikkate alması zaten esastır, zaten kanununda var olan bir husustur. Merkez Bankamızın enflasyon hedeflerini tutturarak, enflasyonu kalıcı bir şekilde düşük tek haneye çekerek hem kredibilite kazanması hem de yatırımların önünü açması, özellikle şirketlerimizin uzun vadeli, kalıcı, düşük maliyetli finansmana erişimini sağlaması tabii ki bizim de arzumuzdur. Bunun yolu da kalıcı bir şekilde fiyat istikrarını sağlaması, enflasyonu düşük tek haneye, yani yüzde 5 ve altına indirmesiyle gerçekleşebilir."

(Sürecek)

Sıradaki Haber