AFYONKARAHİSAR (AA) - Rekabet Kurumu Başkanı Prof. Dr. Ömer Torlak, "Toplumsal ve kültürel yapısında rekabetin doğru ve etkili bir şekilde yapılmasına ilişkin çok sayıda değeri barındıran bir toplum olmamıza rağmen, bozuk işleyen bir piyasa sisteminde rekabetçi ortamı oluşturma ve korumakta bizler de Batı ekonomileri gibi zorlanıyoruz" dedi.
Torlak, Afyonkarahisar Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Salonunda düzenlenen "Rekabet Hukuku Semineri"nin açılışında, rekabetçilik, rekabet etmek, rekabette önde olmak, rakiplerle baş etmek, haksız rekabetle karşı karşıya kalmak, piyasada kuralına göre oynamak gibi çok sayıda ifadenin günlük hayatın hemen her anında karşımıza çıktığını söyledi.
İşletmelerin piyasada var olma, yeni pazarlara girme ve rakiplerine üstünlük sağlama çabası verdiğini belirten Torlak, "Önemli olan, rekabet ortamının tesis edilmesi, rakipler arasında haksızlığa sebep olacak şartların gözetilmesi ve engellenmesidir. Bir diğer deyişle, rekabet şartlarının sağlıklı bir şekilde işlemesi için çaba sarf edilmesi, hayatın her alanındaki rekabet için olduğu gibi, özellikle piyasalar için olmazsa olmazdır." diye konuştu.
- "Rekabeti doğal mecrasından uzaklaştırdı"
Rekabet denilince ilk akla gelenin rakibi ezmek, onu yok etme pahasına çabalamak, kendi başarısı ve hedefleri adına rakiplere haksızlık yapmak, kuralların dışına çıkarak oyun oynamaya kalkışmak gibi hususların geldiğini dile getiren Torlak, şöyle dedi:
"Hayatın her alanında, özellikle piyasalarda rekabet adına ortaya konulan ve sıkça karşılaşıldığı için normal rekabet davranışı olarak algılanan bu gerçeklikler, rekabeti doğal mecrasından uzaklaştırmıştır. Rekabetin başkalarını ezmeden, yok etmeye çalışmadan da gerçekleştirilebileceği algısına her zamankinden daha fazla ihtiyacımız olduğu açıktır. Öyle olmasaydı bugün, ahlaki bir ekonomiye, işletmelerde ve iş dünyasında ahlaki davranış kalıplarına ihtiyacın arttığından sık sık bahsedilmeyecekti. Gerçekten rekabetçi bir ekonominin ve gerçek anlamda rekabetçi kurumların daha başarılı olabileceği konularında makale ve kitaplar belki daha az yazılacaktı. Bütün bunlar bize, gerçek anlamda rekabetçiliğe ne denli ihtiyacımız olduğunu, rekabetçi ortam olmaksızın insanın ve şirketlerin yaşama şanslarının çok fazla olmayacağını ifade ediyor."
Torlak, kısa vadede daha çok kazanç gibi gözüken yıkıcı rekabet davranışlarının, uzun vadede talebi oldukça düşürebileceğine dikkati çekerek, "Toplumsal ve kültürel yapısında rekabetin doğru ve etkili bir şekilde yapılmasına ilişkin çok sayıda değeri barındıran bir toplum olmamıza rağmen, bozuk işleyen bir piyasa sisteminde rekabetçi ortamı oluşturma ve korumakta bizler de Batı ekonomileri gibi zorlanıyoruz." ifadelerini kullandı.
Bu noktada rekabetçiliği örseleyecek yerleşmiş piyasa şartları içinden çıkışın da zor göründüğünü anlatan Torlak, son yıllarda iş ve meslek ahlakına daha fazla vurgu yapılması, ekonomilerin ahlaktan yoksun olmasıyla sonuçların daha da kötüye gitmesinin gündeme gelmesinin, sağlıklı işleyen rekabetçi piyasaların oluşumunda unutulan değerlerin hatırlanmasına ihtiyacı daha fazla hissettirdiğini vurguladı.
- "Yok etmek için değil, yaşatmak için rekabet"
"O halde rekabetçilikten anlamamız gereken, 'yok etmek için değil, yaşatmak için rekabet' anlayışı olmalıdır" diyen Torlak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Rakibini yok etmeye yönelik rekabet anlayışı sonucunda kişi ya da işletmelerin kendilerini frenleyememe, daha fazla kazanma adına alıcılardan daha fazla bedel isteme ve nihayet refahın dağılımının bozulmasına bağlı olarak harcanabilir geliri azalan tüketici kitlesinin daha az talebi ile karşı karşıya kalınır. Ülkemiz ekonomisinin bel kemiği olan KOBİ’lerin sağlıklı işleyen piyasa şartlarına ihtiyacı vardır. Bu işletmelerimiz yine sağlıklı işleyen piyasa şartlarının oluşumu ve korunması için de özenli davranmalıdır."
- 2,5 milyar lira ceza verildi
Torlak, 1994 yılında faaliyetlerine başlayan Rekabet Kurumunun 2015 sonu itibariyle 236 soruşturmayı sonuçlandırdığını, rekabet ihlali gerçekleştirdiği belirlenen teşebbüs ve birliklerine 2,5 milyar lira para cezası verildiğini aktardı.
Kurumun, sağlıklı rekabet ortamının tesisi ve işleyişinin tek yolunun para cezası verilmesi olmadığının bilinciyle görev yaptığına işaret eden Torlak, "Para cezaları rekabetçi bir piyasa sisteminin tesisi ve işleyişi bakımından caydırıcı bir unsurdur, ancak tek başına yeterli değildir. Bu noktadan yola çıkarak, Rekabet Kurumunun üzerinde önemle durduğu görevlerinden biri de 'rekabet savunuculuğu' olarak ifade edilen, Rekabet Hukuku’nun tanıtılması ve toplumda rekabetçi kültürün yerleştirilmesinin sağlanmasıdır. Kurumumuz bu kapsamda, staj, eğitim, panel, konferans, yayın gibi çeşitli araç ve faaliyetlerle toplumun değişik kesimlerinde rekabetçi kültürün oluşumu ve yaygınlaştırılması konusunda toplumsal bilinçlendirme çabalarını artırarak sürdürmektedir." sözlerine yer verdi.