HANNOVER (AA) - Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Nail Olpak, "Türkiye'nin AB'ye bakışını 10 yıl önce sokağa çıkıp birilerine sorsaydınız halkta çok ciddi bir iştiyak olduğunu görürdünüz. Bugün bakıldığında belki AB standartlarını yakalama konusunda aynı hedefler var ama üyelik konusunda maalesef o eski iştiyakın çok kalmadığını görüyoruz" dedi.
MÜSİAD'ın Almanya Hannover Şubesi tarafından, "Hannover Kongre Merkezi"nde Avrupa Genişletilmiş İstişare Kurulu (AGİK) toplantısı düzenlendi. Toplantıda, Avrupa ve Türkiye'de mühendislik, ziraat mühendisliği, tarım-gıda, otomotiv parça tedarikçileri, yüksek teknoloji ve tekstil sektörlerinde faaliyet gösteren yaklaşık 100 Türk girişimci ikili iş görüşmeleri gerçekleştirdi.
İkili görüşmelerin ardından gala yemeği ve "Türk-Alman Ekonomik İlişkileri" konulu bir panel düzenlendi.
-"Bundan sonra hem siyasilerimiz hem de biz işlerimize odaklanacağı"
Olpak, burada yaptığı konuşmada, Türkiye'nin son 2 yıl içinde yoğun bir seçim sürecinden geçtiğini belirterek, siyasette halkın tercihinin önemli olduğunu ve ülkede hangi yönde bir kanaat olmuşsa onun sonuçlarına herkesin uyması gerektiğini söyledi.
Bir ülkede yatırım ortamının iyileştirilmesi, daha fazla yatırım yapılması ve daha fazla istihdam oluşabilmesi için çeşitli kriterler arandığını anlatan Olpak, "Ama bunu kısaca 3 maddeyle özetlemek gerekirse huzurlu bir ortam, pozitif istikrar ve güven ortamı gerekiyor. Temennimiz bu 4 yıllık süreçte yeni bir seçim olmayacağı için artık bundan sonra hem siyasilerimiz hem de biz işlerimize odaklanacağız. Yapılması gereken ilave çalışmalar, gecikmiş reformlar ve atılacak yeni adımlar varsa onların üzerine çalışacağız" dedi.
-"Vize önemli sorunlardan bir tanesi ancak farklı alanları da düşünmemiz lazım"
Olpak, moderatörün sorusu üzerine yakın zamanda Türkiye ile AB arasında gerçekleştirilen zirvenin sonuçlarına da değindi. Türkiye ile AB arasındaki ilişkileri değerlendirirken bu ilişkilerin geçmişine de bakılması gerektiğini vurgulayan Olpak, şöyle devam etti:
"Türkiye-AB ilişkileri, 54 yıllık bir geçmişe dayanıyor. Bu gözle bakıldığında bir mühendis olarak biz 'metal yorgunluğu' diye değerlendiririz. Mesela evlilik öncesinde 54 yıl nişanlı kalmış bir çifti düşünün, 54 yılın sonunda evliliğin iki tarafın aşkına rağmen ne şekilde gerçekleşeceği gerçekten sorgulanmaya başlanır. Demek ki süreçleri kontrol altında tutabilecek bir noktada götürebilmemiz lazım. Türkiye'nin AB'ye bakışını 10 yıl önce sokağa çıkıp birilerine sorsaydınız halkta çok ciddi bir iştiyak olduğunu görürdünüz. Bugün itibarıyla bakıldığında belki AB standartlarını yakalama konusunda aynı hedefler var ama üyelik konusunda maalesef o eski iştiyakın çok kalmadığını görüyoruz."
Olpak, zirve sonuçlarından çıkacak olumlu sonuçlara odaklanmak istediklerini ve 11 yıl sonra gerçekleştirilen toplantının sonuçlarını önemsediklerini ifade etti.
Türkiye açısından vizelerin kaldırılacak olmasının önemli olduğunu ancak bunun tek başına yeterli olmayacağını belirten Olpak, şunları kaydetti:
"Elbette vize önemli sorunlardan bir tanesi. Ancak farklı alanları da düşünmemiz lazım. Örnek olarak Gümrük Birliği Anlaşması ya da onun dışındaki diğer konularda Türkiye AB’nin almış olduğu bütün kararlara uymak durumunda ancak o kararlarda hiçbir şekilde özellikle gümrük birliği noktasında söyleyeceği söz hakkına sahip olamamakla karşı karşıya kalmak durumunda. Devlet ilişkilerinde duygular yoktur menfaatler vardır. Karşılıklı menfaatleri dengeleyici şekilde gitmeliyiz diye düşünüyorum."
- Avrupa'daki mülteci krizi
AB ile İlişkileri özelinde ekonomik ve demokratik standartlar açısından Türkiye’nin hedeflerinde bir sapma olmadığını dile getiren Olpak, sözlerini şöyle tamamladı:
"Burada fasılların açılması önümüzde siyasi olarak duran kriterlerden bir tanesi. Son yapılan toplantıda bundan sonraki süreçte fasıl açılımlarının en azından daha dengeli bir şekilde ilerleyeceği bazında bir izlenim edindik. Bunu olumlu görüyoruz. İnşallah bu olumlu görme sadece mülteci krizine yönelik atılmış adımlardan değildir. Çünkü şu anda Avrupa’nın elbette çok ciddi bir şekilde karşı karşıya olduğu henüz sonunu kestiremediğimiz bir mülteci krizi var. Bunu çözmeye odaklanmış bir yaklaşım olursa sonuca gitmez ama bir iş adamı olarak pozitif bakma noktasından giderek diyorum, bu eski hataları görmek ve tekrarlamamak adına atılmış bir adımdır düşüncesineyim. Gelecekten ümitli olmamız lazım."
-"İşletme eğitimi konusunda ortak çalışmalar yapılmalı"
NBank Yönetim Kurulu Üyesi Sabine Johannsen ise yatırımların yapılması için uluslararası anlamda faaliyet gösterdiklerini belirterek, “Aşağı Saksonya’daki şirketlerin büyümesi yatırım yapması ve iş yerleri açması için çaba göstermekteyiz. Hangi dinden olursa olsun biz tüm şirketler için buradayız. Yeni iş imkanlarının oluşturulması için buradayız” dedi.
Yenilikçi projeleri ve yatırımları geliştirmek için işletme alanında Türkiye ile ortak eğitim çalışmaları yapılması gerektiğine dikkati çeken Johannsen, Türk ve Almanya’daki işletme sisteminin nasıl çalıştığını öğrenmek amacıyla böyle bir çalışma yapılması gerektiğin kaydetti.
Avrupa İşverenler Konfederasyonu İcra Kurulu Üyesi Patrick Meinhardt de Türkiye ile Almanya arasındaki ortak çalışmaların önemine işaret ederek, “Türk ve Alman ekonomi yapılarına baktığımda çok farklılıklar görüyorum ancak küçük ve orta ölçekli şirketlerin çok olması ortak bir nokta” diye konuştu.
Türk-Alman işbirliğinin çok önemli olduğunu anlatan Meinhardt, ekonomide ve politikada iyi adımlar atılması gerektiğini ve yenilikçi yatırımların yapılmasını önemsediklerini sözlerin ekledi.
Öte yandan, söz konusu etkinliğe Türkiye'nin Hannover Başkonsolosu Mehmet Günay, Aşağı Saksonya Eyaleti Yeşiller Partisi Milletvekili Belit Onay, Aşağı Saksonya Eyaleti Sosyal Demokrat Parti (SPD) Milletvekili Mustafa Erkan, MÜSİAD şube başkanları ve çok sayıda Türk ve Alman iş adamı katıldı.