Türkiye'nin savunma sanayisinde yerli ve milli imkanlarıyla ürettiği silahlarla güvenlik güçlerinin son teknolojiyi kullandığına işaret eden Altunyaldız, komisyonun çalışmasında derlenen bilgiler ışığında Türkiye'nin bu alanda da çağ atladığının görüldüğünü vurguladı.
Yerli savunma sanayisinin büyüklüğü 60 milyar dolara dayandı
Altunyaldız, 16 yıl önce yüzde 80 olan dışa bağımlılığın milli projelerle hızla gerilediğini belirterek, şöyle devam etti:
"Uluslararası silah şirketlerinin tekelinde olan bir savunma sanayimiz vardı. Bugün savunma sanayimiz, binden fazla şirketimizin, KOBİ’lerimizin, araştırma kuruluşlarımızın ve üniversitelerimizin katılımıyla milli bir yapıya dönüşmüştür. İhtiyaçların yurt içinden karşılanma oranı yüzde 25’lerden yüzde 60'lara yükselmiştir. Dünyanın en büyük 100 savunma sanayisi firması arasında üç firmamız bulunuyor. ASELSAN, TUSAŞ ve ROKETSAN, üretim ve ihracatıyla göz dolduruyor. Savunma sanayimiz 2002'de 1,3 milyar dolar seviyesinden, bugün yıllık 6 milyar doları aşan üretim gücüne, 248 milyon dolar ihracat kapasitesinden 2 milyar dolar ihracat kapasitesine ulaştı. 2002'de 66 olan proje sayısı 2018'de 600'e çıktı. Sözleşmeye bağlanmış proje bedelleri toplamı ise 5,5 milyar dolardan 42,5 milyar dolara ulaşmıştır. Henüz sözleşme öncesi faaliyetleri devam eden projeleri de eklediğimizde yaklaşık 60 milyar dolarlık bir bütçe büyüklüğünden bahsediyoruz. Oldukça önemli bir rakam bu."
Türkiye'nin Ar-Ge harcaması 1 milyar 250 milyon dolar
Savunma sanayisinin gelişiminde öne çıkan iki unsurun, üretim ve Ar-Ge olduğuna dikkati çeken Altunyaldız, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye'de şu anda toplam 24 milyar liralık Ar-Ge harcaması var. Bunun 1 milyar 250 milyon doları (5 milyar lira) savunma sanayisi sektöründe yapılıyor. Savunma sanayisini sıçratan unsur da bu Ar-Ge'dir. Teknolojiyi transfer eden, içselleştiren ve meydana getiren unsur budur. Türkiye'de Ar-Ge harcamaları 2016'da bir önceki yıla göre yüzde 20 artarak 24,6 milyar lira olarak gerçekleşmiştir. 2010 yılıyla kıyaslandığında ise bu rakam 2,5 katını aşmış durumdadır. Bu sektörde çalışanların yüzde 60'ı ise mühendis ve teknik elemanlardır. Yeteneğiniz, insan kaynağınız varsa ve bunlara harcama yapıyorsanız, stratejik yaklaşım içerisindeyseniz, özgün modeller uyguluyorsanız başarıyı elde ediyorsunuz. Dünyada savunma sanayisine çalışan 100 firmadan 3'ü Türk firmasıdır. Bunların Ar-Ge harcamalarında ve ihracatında ise çok hızlı bir yükseliş var."
"Birçok milli projemiz hayata geçirildi"
Altunyaldız, önceki dönemlerde ağırlıklı olarak başvurulan yurt dışı hazır alım proje modelinin büyük oranda terk edildiğinin altını çizerek, yurt içi geliştirme ve teknoloji transferine dayalı ortak üretim ekseninde yeni projelerin başlatıldığını vurguladı.
Son 16 yıllık süreçte savunma, güvenlik, havacılık ve uzay alanlarında çok önemli gelişmelerin yaşandığına değinen Altunyalduz, şunları kaydetti:
"Birçok milli projemiz hayata geçirildi. Milli tank ALTAY, zırhlı araçlarımız KİRPİ, KOBRA, Ejder Yalçın, MİLGEM Milli Korvet, insansız hava araçlarımız ANKA ve BAYRAKTAR, ATAK Taarruz Helikopterleri, HÜRKUŞ Temel Eğitim Uçağı, STAMP (Stabilize Makineli Tüfek Platformu-Deniz ve Kara araçları), Milli Piyade Tüfeği, SOM, Seyir Füzesi, Cirit, Tank Savar, OMTAS-Orta Menzilli Tank Savar, UMTAS-Uzun Menzilli Tank Savar, HİSAR Hava Savunma Sistemi ile 1. ve 2. GÖKTÜRK Uyduları ilk akla gelenler. HAVELSAN, ASELSAN, TAI ve ROKETSAN gibi bu sektörün öncülerinin Ar-Ge harcamalarına ve mühendis yapılarına baktığımızda aslında başarının tesadüf olmadığını görüyoruz. Bu şirketlerimiz cirolarının çok önemli kısımlarını Ar-Ge harcamalarına ayırıyorlar. Personellerinin yüzde 60'ından fazlası Ar-Ge personeli. Bünyelerinde birçok Ar-Ge Merkezi, Teknokent ve Teknopark bulunuyor."