AA muhabirinin derlediği bilgiye göre, haziran ayında yayımlanan "Çin ve Dünya Ticaret Örgütü" başlıklı beyaz kitapta, küresel ekonomideki gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulunuldu.
Ülkenin Dünya Ticaret Örgütüne (DTÖ) üyeliğinin üzerinden 17 yıl geçtiği anımsatılan kitapta, bu süreçte Çin ve Türkiye arasındaki ikili ekonomik ve ticari iş birliği ilişkilerinin sürekli geliştiği belirtildi.
İki ülke ticaret hacminin, 21 kat artarak 21,9 milyar dolara ulaştığı, şu an Çin'in, Türkiye'nin ikinci büyük ticaret ortağı haline geldiğine yer verilen kitapta, şunlar kaydedildi:
"Çin’'in elektro-mekanik ürünleri, yüksek teknolojili ürünleri ve günlük tüketim malları Türkiye'deki tüketicilerin beğenisini kazanırken Türkiye'nin madencilik ürünleri, petrokimya ürünleri ve gıda ürünleri de Çin'de büyük rağbet görmektedir. Proje iş birliklerimiz hızlanarak gelişmektedir. 2001 yılından itibaren Çinli firmaların Türkiye'de üstlenmiş oldukları projelerin sözleşmelerinin toplam değeri 18.8 milyar doları bulmuş, toplam cirosu ise 13.8 milyar doları aşmıştır. Çinli firmaların ana yüklenici ve Türk firmalarının alt yüklenici olduğu Ankara-İstanbul Hızlı Tren projesi 2. etabı, Aksaray'daki Tuz Gölü Yeraltı Depolama Tesisi ve Kazan'daki Doğal Soda Külü ve Kojenerasyon Tesisleri gibi birçok mega proje Türkiye’deki sektörlerde örnek teşkil etmiş ve bu projeler Türkiye toplumuna geniş ölçüde yarar sağlamıştır."
Türk firmaları, Çin'de yaptıkları yatırımları istikrarlı bir şekilde artırırken, Çinli firmaların da Türkiye'deki yatırımlarında önemli bir çıkış kaydedildiğine işaret edilen kitapta, firmalar ve yatırımlarına yer verildi.
Kitapta, "SPIC ve AVIC International’ın 1.7 milyar dolarlık ortak yatırım yaptıkları Emba Hunutlu Termik Santrali'nin inşaat çalışmaları yakında başlatılacaktır. Farklı Çinli firmaların yatırım yaptıkları Türkiye’deki bazı mega projeler hala planlama ve hazırlık aşamasındadır. Ayrıca çok sayıda Çinli firma Türkiye’de bağlı şirket, şube veya temsilcilik ofisleri açmıştır. Bunlardan 16’sı dünyanın en büyük 500 şirketi arasında bulunmaktadır. Çinli firmaların Türkiye'ye yaptıkları yatırımlar Türkiye'ye yeni teknolojiler getirmiş, vergi gelirleri kazandırmış ve istihdam yaratmıştır." değerlendirmesinde bulunuldu.
Dünya ekonomisinin yeniden düzelme yolunun dönemeçli ve kıvrımlı olduğu, tek taraflılık ve korumacılığın da boy gösterdiği bu dönemde, Çin ve Türkiye'nin birçok ortak sınamayla karşı karşıya bulunduğuna işaret edilen kitapta, ABD'nin tek taraflı başlattığı ticari ihtilaf ve savaşların galibinin olmayacağı, piyasalarda çalkantılara yol açacağı ve dünya ekonomisinin düzelme sürecini olumsuz yönde etkileyeceği vurgulandı.
KADER BİRLİĞİ VURGUSU
Bunun da Türkiye'nin istikrarlı gelişmesinin gerektirdiği uluslararası ortamı bozacağına değinilen kitapta, yeni koşullarda Çin'in çok taraflı ticaret sisteminin etkin katılımcısı, kararlı savunucusu olmakta ve sisteme önemli katkılarda bulunmakta ısrar edeceği ifade edildi. Kitapta, özetle şunlara yer verildi:
"Çin, DTÖ'nün kurallarını koruyacak, korumacılığın her çeşidine karşı çıkacak, piyasasını etkin biçimde dışa açacak, dışa açılma derecesini yükseltirken tüm ülkeler ile fırsat ve çıkar paylaşımında bulunacak, daha geniş, daha güçlü ve daha yüksek düzeyli dışa açılması ile küresel ortak kalkınmayı destekleyecek, farklı ülkelerle çıkarlarının yüksek derecede uyumlulaştığı, karşılıklı olarak birbirlerine bağlandığı kader birliğini kuracaktır. Çin, Türkiye ile el ele vererek güçlerini birleştirip çok taraflı ticaret sisteminin daha açık, daha kapsayıcı, daha paylaşımcı, daha dengeli ve ortak kazanca dayalı bir doğrultuda gelişmesini sağlamayı, uluslararası ekonomik düzenin daha adil ve makul bir şekilde ilerlemesini hızlandırmayı, iki ülkenin ortak gelişmesi için uygun uluslararası bir ortamı yaratmayı ve iki ülkenin ortak çıkarlarını korumayı beklemektedir."