17 °c

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Soylu, Trabzon'da

TRABZON (AA) - Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, "Ben Avrupa'nın, İngiltere'nin bu konuyu tekrar değerlendirmesi, düşünmesi, AB ihtiyacının nereden kaynaklandığını ve bunun nereye gitmesi lazım geldiği konusunu Avrupa içerisinde salimen düşünüleceği kanaatini taşıyanlardanım." dedi.Soylu, beraberindeki Vali Yücel Yavuz, İlçe Kaymakamı Oktay Erdoğan, Belediye...

Ekonomi Haberi
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Soylu, Trabzon'da
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Soylu, Trabzon'da

TRABZON (AA) - Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, "Ben Avrupa'nın, İngiltere'nin bu konuyu tekrar değerlendirmesi, düşünmesi, AB ihtiyacının nereden kaynaklandığını ve bunun nereye gitmesi lazım geldiği konusunu Avrupa içerisinde salimen düşünüleceği kanaatini taşıyanlardanım." dedi.

Soylu, beraberindeki Vali Yücel Yavuz, İlçe Kaymakamı Oktay Erdoğan, Belediye Başkanı Rahmi Üstün ile Sürmene ilçesinde yıkılması ve yerine yeni okul inşa edilmesi planlanan Hasan Tahsin Kırali Ortaokulu'nda incelemede bulundu ve ilgililerden bilgi aldı.

Bakan Soylu, bir gazetecinin, "İngiltere'nin AB'den ayrılma kararı almasının Türkiye ekonomisine nasıl bir etkisi olur?" sorusu üzerine, "Yeni bir durum var. Bu yeni durumun önümüzdeki günlerde hangi halleri ortaya koyabileceğini bugünden kestirebilmek kolay değildir." diye konuştu.

AB'nin son 200-300 yılın en önemli barış projesi olarak ortaya çıktığını vurgulayan Soylu, şöyle devam etti:

"Bir ihtiyacı karşılamak için ve geçmişte özellikle Avrupa'nın içerisinde yaşanan bir çok olumsuzluğun tekrar yaşanmamasını temin edebilmek için ortaya çıkmış bir projedir. Burada özellikle dünyanın da bulunduğumuz coğrafyanın da Avrupa'nın da bu projeyle ilgili projeleri bir kaç yön ve mesele üzerinden belirlenmiş değildir. Bir çok tarafı, dengesi ve bir çok da sonucu vardır. Özellikle şunu ifade etmek lazım, bu büyük barış projesinin akamete uğraması dünya açısından da yeni bir durumdur, eğer uğrayacaksa ki İngiltere gibi çok köklü bir ülkenin yani 'güneş batmayan imparatorluk' diye nitelendirilen bir ülkenin AB ile ilgili böyle sert bir kararı oluşturması birinci ve ikinci dünya savaşlarının sonucu itibariyle de bize yepyeni bir durum ortaya çıkarmaktadır."

- "AB'nin bu ilk tökezlemesi değil"

Soylu, AB'nin genişleme havzasının çok daha ileri noktalara gitmesini ve Türkiye'nin de AB'ye girmesini isteyen taraf olduklarını bildirdi. Soylu, bunun uzun zamandan beri ortaya koydukları temenni, talep ve düşünceleri olduğunu söyledi. İlk mücadelenin 1959 yılında başladığını ve ondan sonra devam ettiğine işaret eden Soylu, "AB ile ilgili şöyle bir değerlendirmede yapmak lazım, AB'nin bu ilk tökezlemesi de değil. Anayasa konusunda ortak bir karara varamamış olmaları ve ülkelerin bir kısmının bu konuda kendilerini dışarıda bırakma iradesini benimsemeleri, AB açısından belkide önemli kırılmalardan bir tanesiydi, para birliği dahil olmak üzere. Önümüzdeki günlerde bu şartı ve bu yeni oluşan durumu hep birlikte değerlendireceğiz." ifadesini kullandı.

Yaşanan gelişmenin Türkiye'ye ekonomik etkisinin ne olabileceği üzerine de Soylu, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Türkiye hem ekonomik ilişkileri hem ihracatı hem ithalatı açısından Avrupa ile ilişkisi olduğu kadar başka ülkelerle de ilişkisi iyi kurulmuş, ayaklarının üzerinde ekonomik açıdan çok güvenli durabilecek bir ülke konumundadır. Bu açıdan bazen yüzde 39'a, 40'a düşmüştür, bazen de yüzde 48'e çıkmıştır ama ortalama yüzde 50'ye yakın bir ticaret hacmimiz söz konusu Avrupa Birliği ülkeleri ile ilgili.

Türkiye etrafımızdaki gelişmeler, Avrupa'daki gelişmeler, dönem dönem Rusya'da, Ortadoğu'da yaşanan gelişmelerden dolayı sanki şöyle bir durumla karşı karşıya. Sürekli kendine alternatif pazar bulma konusunda tarihin, olayların, problemlerin bazen sorunların, bazen fırsatların ortaya koyduğu bir süreç var ama bu sürecin ana gövdesi bizim ticaret hacmimiz açısından hep Avrupa olmuştur. Türkiye bu konuda buradan yönünü dönmez, bu ihtiyaçlar da kolay kolay ortadan kaybolmaz yani dünya tarihi, ekonomik tarihi bir yerde bir ihtiyacın bir anda kesilmesini, bir anda başka bir yere kaymasının örneğini çok gösteriyor değil. Onun için bu şartı hem Avrupa ülkeleri hem de biz çok iyi değerlendireceğiz."

- "Bizim bir AB iddiamız var"

Yeni durumun sonuçlarının nasıl komplikasyonlara yol açacağının her birlikte görüleceğine değinen Soylu, "Şunu ifade etmek gerekir AB projesi dünyanın bir zaman çektiği acıların tekrarlanmaması için ortaya konulmuş bir projedir, özellikle Avrupa için söylüyorum bunu. Ben Avrupa'nın, İngiltere'nin bu konuyu tekrar değerlendirmesi, düşünmesi, tekrar AB ihtiyacının nereden kaynaklandığını ve bunun nereye gitmesi lazım geldiği konusunu tekrar Avrupa içerisinde salimen düşünüleceği kanaatini taşıyanlardanım." diye konuştu.

Soylu, kendilerinin bir AB iddiasının bulunduğunu ve bunun konjenktürel bir iddia olmadığını, siyasal durumlara göre değişebilecek bir iddia da olmadığını vurguladı.

Bakan Soylu, "Bizim AB'nin içinde olmaya yönelik talebimiz var ama AB'nin de Türkiye'ye ihtiyacı olduğu, özellikle Irak, Suriye, etrafımızdaki tüm ülkelerle ilgili gelişmelerden çok net anlaşılıyor. Bu çok nettir, buna ideolojik açıdan, batı, doğu münasebeti açısından bakmak son derece yanlıştır. Buna inanç, din açısından bakmak da son derece yanlıştır. Biz bunları söyleyegeliyoruz çok uzun zamandan beri. Olanda hayır vardır. Buradan da bir süreç ortaya çıkacaktır. Türkiye'nin ayaklarının üzerinde 14 yıldır sağlam duran bir ekonomik yapı oluşturma gayretlerinin özellikle bu tip gelişmelere karşı çok daha muhafaza edebileceğini de ifade etmek isterim." dedi.

Bakan Soylu, Türkiye'nin Gümrük Birliği meselesi bulunduğuna dikkati çekerek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Özellikle bunun Türkiye açısından tekrar değerlendirilmesi lehine bir takım gelişmelerin olmasını çok uzun zamandan beri talep ediyor ve istiyoruz. Bizim en temel beklentilerimiz ve taleplerimizden biridir. Bu açıdan elbetteki bu birlikteliğin zayıflaması veyahutta bir soru işaretiyle karşı karşıya kalması Avrupa ve çevresinde de bir etki oluşturacaktır ama Türkiye bir çok problemden kendi adına dayanıklılık oluşturmuştur. Bunu ekonomik olarak söylüyorum, siyasi olarak tartışılabilir, bir fırsat arayışı içerisinde olması lazım geldiğini ve Türkiye'nin de bunu zaten kendi adına, bu olmasa da geleceğe ait bir hazırlık içerisinde olması lazım geldiğini biliyor ve çalışıyoruz."

Sıradaki Haber